Paylaş :

SİVİL TOPLUM

 

Sivil Toplum, toplumun sivil niteliğini vurgulayan sosyolojik bir kavramdır. Birlikteliği gönüllülüğü ve dayanışmayı temsil eder. Bir ülke de demokrasinin ve ekonominin gelişmesinde sivil toplumun etkisi yadsınamayacak kadar önemli bir yere sahiptir. Sivil toplum demokratik bir toplum yaratılmasında devlet - toplum birey ilişkilerinin demokratik bir şekilde düzenlenmesinde önemli bir rol oynar.  Sivil toplumun hem örgütsel yaşam olarak hem demokratik yönetim tarzı olarak beraber düşünülmesi gerekir. Sivil toplumlar dostluk ve arkadaşlıkların kurulduğu acıların ve sevinçlerin paylaşıldığı ortak yerlerdir. Sivil toplum aktif ve sorumlu vatandaşlığın yaşama geçtiği alandır.

Gönüllülük temeline dayanan STK’lar çoğulcu demokrasiden katılımcı demokrasiye geçişi sağlar. Yani; katılımcı demokraside birey kendine yeni yaşam kalıplarını birey olarak değil STK’lar sayesinde siyasi partilere girmeden de sağlayabiliyor. STK’lar bireysellikten toplumsallığa geçişi sağlar. Kişiye yurttaşlık bilincini kazandıran önemli oluşumlardır.

 Günümüz de hukukun üstünlüğü temel insan hak ve özgürlükleri katılımcı demokrasi ve laiklik vazgeçilmez evrensel değerlerdir. Bu evrensel değerler çerçevesinde devletin bütünlüğünü bozacak ayrımcılığa sapmamak şartı ile art niyetlilerinin arka bahçesi olmayan STK’ların aracılığı ile talepler ifade edilebilir ve haklar korunabilir.

Sivil Toplum Kuruluşlarının yönetimler üzerindeki etkinliği o ülkeleri daha çağdaş ve demokratik hale getirmektedir. Bu nedenle STK’lar demokrasinin olmazsa olmaz unsurları olarak toplumsal hayatımızın odak noktasında yer almalıdır.

Sivil toplum ve onun örgütlenmiş yapısı olan sivil toplum kuruluşları bir ülkede demokrasiye yaptıkları katkının yanında sosyal alanda da önemli işlevler görmektedir. Sivil toplum kuruluşları, devletin yeterince nüfuz edemediği alanlarda faaliyet göstererek aynı zamanda devlet faaliyetlerinin etkinliğine de katkı sağlamaktadırlar.

Sivil toplum örgütleri demokrasiyle ortaya çıkan bir örgütlenme değildir ama demokrasiyle önem kazanmıştır. Sivil toplum, modern manada anlamını demokrasi ile kazanırken, demokrasi de katılım problemlerin çözümünü sivil toplum ile sağlamıştır. Birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanların oluşturdukları grupların seslerini ve isteklerinin daha fazla duyurabilmenin bir yoludur.

 

Sonuçta demokratikleşme süreci siyasi bir süreçtir. Sivil toplum kuruluşları; toplumun siyasi vizyonunu, bireylerin siyaset yapma becerilerini geliştiren, kamuyu ilgilendiren sorunların daha rahat bir şekilde anlaşılmasını sağlayan ve vatandaşların birlikte hareket etmelerinde öncü rolü oynayan toplumsal araçlar olarak algılandıkları ve işlev gördükleri sürece siyasi demokratikleşme sürecine katkı yapabilirler. Bu açıdan bakıldığı zaman sivil toplum kuruluşları demokratik hayatın geliştirilmesinde, yerelleşmenin sağlanmasında ve yönetişimin hayata geçirilmesinde etkili birer aktör olarak kabul edilebilir.

Şüphesiz, sivil toplum Türk modernitesinin demokratik dönüşümüne önemli ölçüde katkıda bulunma potansiyeline sahiptir.

Türkiye’de sivil toplum hatırı sayılır bir ilerleme kaydetmektedir. Bunun en açık örneklerini sivil toplum kuruluşlarının geldiği nokta itibariyle görmek mümkündür.

Yani sivil toplum toplumsal değişimin önemli bir alanı olarak güçlenirken, bu sivil toplumun iletişim ve müzakere alanının örgütsel yaşam ve kamusal alan olarak hareket etmesini sağlayan STK’ların da sayılarının giderek arttığını, çalışma alanlarının farklılaştığını ve hareket alanının toplumsal yaşam içinde yaygınlaştığı ve derinleştiği görülüyor.

Günümüzde sivil toplum kuruluşları pek çok büyük ulusal ve uluslararası projeyi hayata geçirebilmektedir. Sivil toplum olmadan etkin, verimli ve güçlü bir devlet söz konusu olamaz.